Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında büyük bir emeği olan Ulu Önder mustafa kemal atatürk ve TBMM’nin 1 Kasım 1928 yılında çıkardığı 1353 sayılı kanunla birlikte okullarda Arap Alfabesi’ni kaldırarak yerine modern Latin Alfabesi’nin kullanılmasına karar verildi. Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında geleceği gençlere gençleri ise öğretmenlere emanet ettiğini ifade etmişti. Aynı zamanda ‘’Başöğretmen’’ unvanını da taşıyan Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözleri 1981’de 24 Kasım gününün Öğretmenler Günü olarak kutlanması kararıyla resmiyete döküldü. 1981 yılından bu yana coşkuyla kutlanan 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne artık 10 gün kaldı. Bu nedenle bir çok öğrenci ve öğretmen arama motorları üzerinden ‘’Öğretmenler Günü şiirleri ve en güzel Öğretmenler Günü şiirleri duygusal 2021’’ terimlerini araştırıyor.
En Güzel Öğretmenler Günü Şiirleri Duygusal 2021
Eğitimin orta direği olan öğretmenlerin onurlandırılması amacıyla her sene 24 Kasım’da kutlanan Öğretmenler Günü ile ilgili pek çok duygusal şiir bulunmaktadır. İşte en duygusal Öğretmenler Günü şiirleri:
ÖĞRETMENLER GÜNÜ ŞİİRİ
Bir gün sizleri anlatmaya yetmez,
Sizin sevginiz asırlarca geçmez,
Hayatım sayfa sayfa eseriniz,
Nasıl unuturuz anıları biz.
Öğretmenim gününüz kutlu olsun,
Öğrendikçe bu millet mutlu olsun,
Defter, kitap, kalemler neye yarar,
Siz olmazsanız yetişmez dimağlar.
O zaman; devlet millet seni anar,
Çünkü her makamda bir öğrencin var.
Cumhurbaşkanı senin talebendir,
Başbakan hesabı senden öğrenir.
Yıllar geçmiş bir zat elinizi öper,
Ben Milli Eğitim Bakanıyım der.
Sizleri yazarken titrer ellerim,
Sanki gene imtihanda gibiyim.
Hatalı yazdıysam özür dilerim,
Satırlarda sınırlanmaz bu sevgim.
24 Kasım sonbahara rastlar,
Yapraklar döküldükçe sevginiz artar.
Gönlünüz ikinci baharı yaşar,
Tarih böyle mutlu günlerde dolar.
Öğretmenim , gününüz kutlu olsun,
Öğrendikçe bu millet mutlu olsun…
Muhittin Yegül
ÖĞRETMENE SELAM ŞİİRİ
Öğretmenim!
Ben bir çocuğum,
Taze fidanım,
Çok narindir canım,
Dünyaya ilk adımım,
Yeni başlıyor yolculuğum...
Öğretmenim!
Uzaklarda kaldı köyüm,
Annem babam kardeşlerim,
Şimdi çok uzaklarda,
Uzaklarda kaldı sarı ineğim,
Kocabaş köpeğim...
Sensin rehberim,
Sensin ışığım,
Kanadım ol,
Doğruya güzele gerçeğe,
Al götür beni,
Gül yüzlü güneşe
Benzemek istiyorum,
Kardelen çiçeğine,
Sağlam adımlarla,
Yürümeliyim yarınlara,
Donat beni bilimle,
Kucaklaştır ilimle
Mehmet Cantekin
ÖĞRETMENİM ŞİİRİ
Gözlerine baktım, yüreğine kadar gülüyordu.
Çok zarif ellerin, binlerce nakış işliyordu.
Dudaklarından tane tane dökülen her hece,
Bana öğüt veriyor, hedefimi gösteriyordu.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Bu günlerimi ben değil, bana sen hazırladın.
Sade, ham bir madde'ydim, beni hamur gibi yoğurdun.
Seni çok üzdüm öğretmenim, sen bana darılmadın.
Tam aksine, öptün beni, yanaklarımı okşadın.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Kalem tutuyorsa elim, öz Türkçe'yse dilim,
İlimdir, İrfandır, Kadirdir senden öğrendiklerim,
Bu gün öğretmenler günü, senin günün'dür öğretmenim,
Bakmam yaşıma, huzurunda saygıyla eğilirim,
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Sen var oldun Başöğretmenin devrimlerinden sonra!
Ulus için, yılmadın, yorulmadın, düştün yollara!
Kar, kış, fırtına demedin, vurdun kendini dağlara,
Yöntemi ve yönetimi öğrettin biz Cumhurlara.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Bir tarih, bir coğrafya yaşıyor o bakışlarında.
Kar düşmüş kara dağlarına, siyah yok saçlarında.
Buna rağmen, bülbüller şakıyor senin gönlünde.
Solmasın senin yüzün, hep gülsün, bu gün de, yarın da.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Hasan Azkıran
SANATKAR ŞİİRİ
Al, işte boyalarım
Bir resim yap bana,
Kâğıdı kocaman olsun...
Bir manzara çiz Anadolu'dan
Şöyle güzel bir manzara
Seyrine doyum olmasın...
Dünyamı karartan
Kara bulutları çizme sakın!
Önce, güneşi yap
En üst köşeye;
Aydınlatıcı olsun,
Sıcaklık versin gönüllere...
Ön plânda
Bir çoban görünsün;
Yaslamış sırtını
Ulu bir çınar ağacına.
Kavalını da ver eline
Yanık yanık çalsın
Bizim türkülerden...
Çıngıraklı
Kınalı koyunları,
Kuzuları da yap tabi.
Gönüllerde sevgiyi yeşerten
Çimenleri de boya.
Sümbülleri, nergisleri de çiz
Körpe çocuklar misali...
Bir dere aksın yan taraftan
Beyaz köpüklü,
Suları serinletici olsun
Yeşertsin tohumları...
Sonra;
Uzaklarda görünen
Bir köy olsun,
Bizim köyümüz.
Evleri görünsün; kerpiçten.
Okulunu da çiz;
Bacası ak tüten...
Ve,
Bir yol çiz
Arkadaki dağların ta yücesine
Aydınlık olsun...
Eline sağlık öğretmenim,
Ne kadar da güzel oldu!..
Olmasaydı bu çizgiler,
Boş kâğıt neye yarardı!..
Ya ben;
Ya bendeki çizgilerin öğretmenim;
Bilginin,
Gerçeğin,
Sevginin
Solmayacak çizgileri.
Ya onlar olmasaydı,
Ben; manzarasız
Boş resim kâğıdı gibi
Bir hiç olurdum...
Devam et öğretmenim:
Tükenmesin hiç kalemin,
Tükenmesin nefesin.
Gönlümün ta derinliklerinde
Yücelerden yücesin...
Bir kâğıda,
Bir kendime bakıyorum.
Başkalarını bilmem ama,
Dünyanın en büyük sanatkârı
İnan sensin...
Hüseyin Kulaksız
BEN DAĞ BAŞLARINDA ŞİİRİ
Ben dağ başlarında
Mutlu bir çiçek,
Mutlu bir ışık,
Mutlu bir insan..
Ben dağ başlarında,
Avuç dolusu çiçekler
Gonca gonca açarken,
Ben tükenmez kuvvet..
Ben dağ başlarında
Kör ışıkla uğraşan,
Kaderine terkedilmiş
Unutulmuş bir insan..
Ben dağ başlarında
Demet demet çiçeklerin
Kalbinde yer etmiş
Bilgi dağarcığıyım..
Ben dağ başlarında
Küçük şirin bir köyün
Bir demet çiçeğinin
Mutlu öğretmeniyim...
Celil Işık
ZOR İŞ ŞİİRİ
Biliyorum zor iş öğretmek,
Öğretmenlik..
Ama biliyorum ki sen bizi iş olarak görmezsin.
Gür çıkar kelimeler ağzından,
Halbuki sen sadece fısıldarsın.
Nasıl anladığımı anlamam bile.
Kavratırsın sen bir yolunu bulup,
Yavaş yavaş fısıldarsın, sabırla bir kere daha,
Bir kere daha, defalarca ..
Hayatını, sevgini,bilgini gösterirsin,
Gizlemeden.
Benliğini verirsin almayı
Yıllar geçer, sonra bakarsın,
Okuttuğun sınıflardan biri gelir yanına.
Kimi mühendis olmuş, kimi doktor,
Kimi sanatçı olmuş, kimi öğretmen,
Ama hepsi, hepsi iyi bir şeyler olmuş.
Gözlerin dolar,
Nasıl bir tiyatrocu emeğinin karşılığını,
Alkışlarla alıyorsa,
Nasıl bir ana bebeğini 9 ay karnında taşıyıp,
Onun sevgisini hak ediyorsa,
Sen de bir anasın, sen de bir sanatçı
Ve sen de öğrencilerinle alırsın,
Verdiğin emeklerin karşılığını.
Gelecek senin ellerinden geçer,
Sen nakışlarsın, sen düğümünü atarsın
Yanlış olursa tırnaklarınla, dişlerinle
Acı çeksen bile,
Çözer düzeltirsin.
Zor iş, zor iş öğretmenlik.
Senin başardığın,
Zor iş öğretmenim...
Gülçin Karaca
YÜCELTİN BENİ
Gözlerimde yaş olmadı,
Hiç ağlamadım karşınızda, yıkılmadım.
Öyle güldü gözlerim, acılarla dolsam da…
Dünyaya meydan okudum, en zorlu anlarımda.
Yüreğime sığmadınız, büyüdünüz.
Türkiye’m kadar hürdünüz…
Bazen bir hasret türküsü kadar dokunaklı,
İçinize işledim.
Bazen neşe içinde, güzellikler düşledim.
Yalanlardan arıttım ruhunuzu.
İlim ışığıyla yenebildim korkunuzu.
Bir ilaç oldu sözlerim, sızılar üstüne.
Yağmur gibi yağdım, yorgun gönüllere…
Bahar oldum;
Anadolu’nun bağrında çiçekler açtırdım.
Buram buram kokularını,
Dört bir yana saçtırdım.
Türkiye’min temelinde bir harçtım.
Öğretmendim…
Yıkılmayan bir abide,
Bir tarihtim…
Çaldıran’da, Malazgirt’te,
İstanbul’un fethinde bir askerdim.
Yarınıydım küçüklerin.
Gelin kızların ellerinde kınası,
Fatihler doğuran bir Türk anası…
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diyen yavrularımla,
İzindeydim Atatürk’ün.
Ne yazık ki kahpe bir kurşunla,
Yenildim, yıkıldım karşınızda.
Ben olmasam da,
Kırılmayan kalemim var, cehaletle savaşta.
Yine aranızda hissedin beni,
Vatanımla birlikte yüceltin beni.
Ülkü Duysak
YİRMİ DÖRDÜNCÜ GÜN ŞİİRİ
Toplanmıştı tüm kulları Rabbim’in,
Çok sevdiği büyük dostun yanında.
O ermişler ermişi yudum yudum sunarken,
Bilgi ne kutsal şeymiş insanlar anlamada..
“Bilim Çin’de olsa gidin,
Ne kadar uzaksa da..”
Ya alimin mürekkebi?
“Şehidin kanından da..”
Bir başka büyük bilge;
“Olurum hem de köle
Çok değil, şöyle biraz
Bana harf öğretene”..
İlkay dedi, “Babacığım,
Güzel söylüyorsun ama
Önemliyse bu kadar
Ya öğreten, öğretmen?”
“Alimden söz ederken,
Şehidin kanı derken,
Bilge köleyim derken,
Neydi konum? Öğretmen..
Bak yavrum, yıllar önce
İlkokula başlarken,
Düşündün mü bunu hiç
Kimdi seni eğiten?
O olmasaydı eğer,
Ne söylerdi İdil’e
Şu raf dolusu kitap
Neler vermedi bize..”
“O doldurdu boşluğu
Benim ben olmam için
O sevdirdi insanı, doğaya saygı için.
Şimdi anlıyorum ki, o en kutsal gözümde
Darılma babacığım, belki senden de önde..
Bundan sonra duymazsın en küçük yerinmemi,
Elime alınca ben, Bilgi için kalemi.
Artık sarılacağım, sıkıca, görev bildim.
İnan ki gelecekte ben, ben de bir öğretmenim...”
Günay Tulun
En Güzel Öğretmenler Günü Şiirleri Duygusal 2021
Eğitimin orta direği olan öğretmenlerin onurlandırılması amacıyla her sene 24 Kasım’da kutlanan Öğretmenler Günü ile ilgili pek çok duygusal şiir bulunmaktadır. İşte en duygusal Öğretmenler Günü şiirleri:
ÖĞRETMENLER GÜNÜ ŞİİRİ
Bir gün sizleri anlatmaya yetmez,
Sizin sevginiz asırlarca geçmez,
Hayatım sayfa sayfa eseriniz,
Nasıl unuturuz anıları biz.
Öğretmenim gününüz kutlu olsun,
Öğrendikçe bu millet mutlu olsun,
Defter, kitap, kalemler neye yarar,
Siz olmazsanız yetişmez dimağlar.
O zaman; devlet millet seni anar,
Çünkü her makamda bir öğrencin var.
Cumhurbaşkanı senin talebendir,
Başbakan hesabı senden öğrenir.
Yıllar geçmiş bir zat elinizi öper,
Ben Milli Eğitim Bakanıyım der.
Sizleri yazarken titrer ellerim,
Sanki gene imtihanda gibiyim.
Hatalı yazdıysam özür dilerim,
Satırlarda sınırlanmaz bu sevgim.
24 Kasım sonbahara rastlar,
Yapraklar döküldükçe sevginiz artar.
Gönlünüz ikinci baharı yaşar,
Tarih böyle mutlu günlerde dolar.
Öğretmenim , gününüz kutlu olsun,
Öğrendikçe bu millet mutlu olsun…
Muhittin Yegül
ÖĞRETMENE SELAM ŞİİRİ
Öğretmenim!
Ben bir çocuğum,
Taze fidanım,
Çok narindir canım,
Dünyaya ilk adımım,
Yeni başlıyor yolculuğum...
Öğretmenim!
Uzaklarda kaldı köyüm,
Annem babam kardeşlerim,
Şimdi çok uzaklarda,
Uzaklarda kaldı sarı ineğim,
Kocabaş köpeğim...
Sensin rehberim,
Sensin ışığım,
Kanadım ol,
Doğruya güzele gerçeğe,
Al götür beni,
Gül yüzlü güneşe
Benzemek istiyorum,
Kardelen çiçeğine,
Sağlam adımlarla,
Yürümeliyim yarınlara,
Donat beni bilimle,
Kucaklaştır ilimle
Mehmet Cantekin
ÖĞRETMENİM ŞİİRİ
Gözlerine baktım, yüreğine kadar gülüyordu.
Çok zarif ellerin, binlerce nakış işliyordu.
Dudaklarından tane tane dökülen her hece,
Bana öğüt veriyor, hedefimi gösteriyordu.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Bu günlerimi ben değil, bana sen hazırladın.
Sade, ham bir madde'ydim, beni hamur gibi yoğurdun.
Seni çok üzdüm öğretmenim, sen bana darılmadın.
Tam aksine, öptün beni, yanaklarımı okşadın.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Kalem tutuyorsa elim, öz Türkçe'yse dilim,
İlimdir, İrfandır, Kadirdir senden öğrendiklerim,
Bu gün öğretmenler günü, senin günün'dür öğretmenim,
Bakmam yaşıma, huzurunda saygıyla eğilirim,
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Sen var oldun Başöğretmenin devrimlerinden sonra!
Ulus için, yılmadın, yorulmadın, düştün yollara!
Kar, kış, fırtına demedin, vurdun kendini dağlara,
Yöntemi ve yönetimi öğrettin biz Cumhurlara.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Bir tarih, bir coğrafya yaşıyor o bakışlarında.
Kar düşmüş kara dağlarına, siyah yok saçlarında.
Buna rağmen, bülbüller şakıyor senin gönlünde.
Solmasın senin yüzün, hep gülsün, bu gün de, yarın da.
Ben senin eserinim, şükran borçluyum öğretmenim.
Hasan Azkıran
SANATKAR ŞİİRİ
Al, işte boyalarım
Bir resim yap bana,
Kâğıdı kocaman olsun...
Bir manzara çiz Anadolu'dan
Şöyle güzel bir manzara
Seyrine doyum olmasın...
Dünyamı karartan
Kara bulutları çizme sakın!
Önce, güneşi yap
En üst köşeye;
Aydınlatıcı olsun,
Sıcaklık versin gönüllere...
Ön plânda
Bir çoban görünsün;
Yaslamış sırtını
Ulu bir çınar ağacına.
Kavalını da ver eline
Yanık yanık çalsın
Bizim türkülerden...
Çıngıraklı
Kınalı koyunları,
Kuzuları da yap tabi.
Gönüllerde sevgiyi yeşerten
Çimenleri de boya.
Sümbülleri, nergisleri de çiz
Körpe çocuklar misali...
Bir dere aksın yan taraftan
Beyaz köpüklü,
Suları serinletici olsun
Yeşertsin tohumları...
Sonra;
Uzaklarda görünen
Bir köy olsun,
Bizim köyümüz.
Evleri görünsün; kerpiçten.
Okulunu da çiz;
Bacası ak tüten...
Ve,
Bir yol çiz
Arkadaki dağların ta yücesine
Aydınlık olsun...
Eline sağlık öğretmenim,
Ne kadar da güzel oldu!..
Olmasaydı bu çizgiler,
Boş kâğıt neye yarardı!..
Ya ben;
Ya bendeki çizgilerin öğretmenim;
Bilginin,
Gerçeğin,
Sevginin
Solmayacak çizgileri.
Ya onlar olmasaydı,
Ben; manzarasız
Boş resim kâğıdı gibi
Bir hiç olurdum...
Devam et öğretmenim:
Tükenmesin hiç kalemin,
Tükenmesin nefesin.
Gönlümün ta derinliklerinde
Yücelerden yücesin...
Bir kâğıda,
Bir kendime bakıyorum.
Başkalarını bilmem ama,
Dünyanın en büyük sanatkârı
İnan sensin...
Hüseyin Kulaksız
BEN DAĞ BAŞLARINDA ŞİİRİ
Ben dağ başlarında
Mutlu bir çiçek,
Mutlu bir ışık,
Mutlu bir insan..
Ben dağ başlarında,
Avuç dolusu çiçekler
Gonca gonca açarken,
Ben tükenmez kuvvet..
Ben dağ başlarında
Kör ışıkla uğraşan,
Kaderine terkedilmiş
Unutulmuş bir insan..
Ben dağ başlarında
Demet demet çiçeklerin
Kalbinde yer etmiş
Bilgi dağarcığıyım..
Ben dağ başlarında
Küçük şirin bir köyün
Bir demet çiçeğinin
Mutlu öğretmeniyim...
Celil Işık
ZOR İŞ ŞİİRİ
Biliyorum zor iş öğretmek,
Öğretmenlik..
Ama biliyorum ki sen bizi iş olarak görmezsin.
Gür çıkar kelimeler ağzından,
Halbuki sen sadece fısıldarsın.
Nasıl anladığımı anlamam bile.
Kavratırsın sen bir yolunu bulup,
Yavaş yavaş fısıldarsın, sabırla bir kere daha,
Bir kere daha, defalarca ..
Hayatını, sevgini,bilgini gösterirsin,
Gizlemeden.
Benliğini verirsin almayı
Yıllar geçer, sonra bakarsın,
Okuttuğun sınıflardan biri gelir yanına.
Kimi mühendis olmuş, kimi doktor,
Kimi sanatçı olmuş, kimi öğretmen,
Ama hepsi, hepsi iyi bir şeyler olmuş.
Gözlerin dolar,
Nasıl bir tiyatrocu emeğinin karşılığını,
Alkışlarla alıyorsa,
Nasıl bir ana bebeğini 9 ay karnında taşıyıp,
Onun sevgisini hak ediyorsa,
Sen de bir anasın, sen de bir sanatçı
Ve sen de öğrencilerinle alırsın,
Verdiğin emeklerin karşılığını.
Gelecek senin ellerinden geçer,
Sen nakışlarsın, sen düğümünü atarsın
Yanlış olursa tırnaklarınla, dişlerinle
Acı çeksen bile,
Çözer düzeltirsin.
Zor iş, zor iş öğretmenlik.
Senin başardığın,
Zor iş öğretmenim...
Gülçin Karaca
YÜCELTİN BENİ
Gözlerimde yaş olmadı,
Hiç ağlamadım karşınızda, yıkılmadım.
Öyle güldü gözlerim, acılarla dolsam da…
Dünyaya meydan okudum, en zorlu anlarımda.
Yüreğime sığmadınız, büyüdünüz.
Türkiye’m kadar hürdünüz…
Bazen bir hasret türküsü kadar dokunaklı,
İçinize işledim.
Bazen neşe içinde, güzellikler düşledim.
Yalanlardan arıttım ruhunuzu.
İlim ışığıyla yenebildim korkunuzu.
Bir ilaç oldu sözlerim, sızılar üstüne.
Yağmur gibi yağdım, yorgun gönüllere…
Bahar oldum;
Anadolu’nun bağrında çiçekler açtırdım.
Buram buram kokularını,
Dört bir yana saçtırdım.
Türkiye’min temelinde bir harçtım.
Öğretmendim…
Yıkılmayan bir abide,
Bir tarihtim…
Çaldıran’da, Malazgirt’te,
İstanbul’un fethinde bir askerdim.
Yarınıydım küçüklerin.
Gelin kızların ellerinde kınası,
Fatihler doğuran bir Türk anası…
“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diyen yavrularımla,
İzindeydim Atatürk’ün.
Ne yazık ki kahpe bir kurşunla,
Yenildim, yıkıldım karşınızda.
Ben olmasam da,
Kırılmayan kalemim var, cehaletle savaşta.
Yine aranızda hissedin beni,
Vatanımla birlikte yüceltin beni.
Ülkü Duysak
YİRMİ DÖRDÜNCÜ GÜN ŞİİRİ
Toplanmıştı tüm kulları Rabbim’in,
Çok sevdiği büyük dostun yanında.
O ermişler ermişi yudum yudum sunarken,
Bilgi ne kutsal şeymiş insanlar anlamada..
“Bilim Çin’de olsa gidin,
Ne kadar uzaksa da..”
Ya alimin mürekkebi?
“Şehidin kanından da..”
Bir başka büyük bilge;
“Olurum hem de köle
Çok değil, şöyle biraz
Bana harf öğretene”..
İlkay dedi, “Babacığım,
Güzel söylüyorsun ama
Önemliyse bu kadar
Ya öğreten, öğretmen?”
“Alimden söz ederken,
Şehidin kanı derken,
Bilge köleyim derken,
Neydi konum? Öğretmen..
Bak yavrum, yıllar önce
İlkokula başlarken,
Düşündün mü bunu hiç
Kimdi seni eğiten?
O olmasaydı eğer,
Ne söylerdi İdil’e
Şu raf dolusu kitap
Neler vermedi bize..”
“O doldurdu boşluğu
Benim ben olmam için
O sevdirdi insanı, doğaya saygı için.
Şimdi anlıyorum ki, o en kutsal gözümde
Darılma babacığım, belki senden de önde..
Bundan sonra duymazsın en küçük yerinmemi,
Elime alınca ben, Bilgi için kalemi.
Artık sarılacağım, sıkıca, görev bildim.
İnan ki gelecekte ben, ben de bir öğretmenim...”
Günay Tulun