Geçen yıl etkisini gösteren Marmara Denizinde çok sayıda bölgede görülen ve en büyük çevre felaketi olan Müsilaj konusunda uyaran Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj tehlikesinin hala geçmediğini belirterek geçen sene yapılan temizleme çalışmaların sadece görsel olarak etkili olduğunu belirtti.Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Sarı, "Müsilaj 2021 yılında ülke olarak karşılaştığımız en büyük çevre felaketlerinden biriydi aslında. Müsilaj takiben seller ve orman yangınları da ortaya çıktı ama sanırım bizi en çok müsilaj korkuttu.
Müsilaj aslında denizdeki biyolojik üretimin ilk basamağını teşkil eden hiteplakton dediğimiz bitkisel organizmaların denizdeki kirlilik kaynaklarına azot fosfor gibi yüklere tepki olarak aşırı çoğalması, tabi sıcaklığın uygun olması, deniz şartlarının da durağan olması bununla birleştiğinde aşırı çoğalması sonucunda ürettiği organik yapılı bir sal. Yani sümük gibi, jelimsi yapıda, şeffaf ama kilometrelerce yapı oluşturuyor Marmara Bölgesi içinde. Yüzeyden 30 metre kadar derinliğe kadarki ışıklı bölgede gerçekleşiyor bu. Biz müsilajı yüzeye çıktığı zaman Nisan ayında fark ettik.
Aslında müsilaj 2020'nin Kasım ayında vardı ve balıkçılar bundan sürekli şikayet etti. Sonra önlemler alındı Haziran ayının ilk haftasında çalıştaylar yapıldı. 6 Haziran'da Çevre Bakanımız Marmara Denizi koruma eylem planını açıkladı. Bu plan çok önemli, çok değerli bir üst yönetim belgesidir aslında bizim için. Bu ilanı bizim uygulamamız lazım. Planı uygulamadan sonuçların değişmesini bekleyemeyiz. Müsilaj şu anda çok şükür su konumunda yok, yüzeyde yok. Dipte dip çamuru olarak hala etkisini gösteriyor.
Geçen yıla oranla Marmara Denizi 1 buçuk derece daha soğuk, çok şükür ki soğuk. Yoksa çoktan müsilaj ile karşılaşmış olacaktık. Havalar ısınıyor, havalar ısındıkça su ısınacak, diğer tetikleyici faktörler de ortamda var. Atık yükünü halen azaltmadık, Marmara Denizinin orijinal yapısı hala değişmedi, sular ısındığında yeniden müsilaj ile karşılaşmamız çok yüksek. Çok acil olarak bireysel anlamda yapabileceklerimizi devreye sokmamız lazım. Denize yardım etmemiz gerekiyor. Sanayi atıklarına gelince 8 Haziran'da başlatılan denetimlere geri dönmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
Müsilaj aslında denizdeki biyolojik üretimin ilk basamağını teşkil eden hiteplakton dediğimiz bitkisel organizmaların denizdeki kirlilik kaynaklarına azot fosfor gibi yüklere tepki olarak aşırı çoğalması, tabi sıcaklığın uygun olması, deniz şartlarının da durağan olması bununla birleştiğinde aşırı çoğalması sonucunda ürettiği organik yapılı bir sal. Yani sümük gibi, jelimsi yapıda, şeffaf ama kilometrelerce yapı oluşturuyor Marmara Bölgesi içinde. Yüzeyden 30 metre kadar derinliğe kadarki ışıklı bölgede gerçekleşiyor bu. Biz müsilajı yüzeye çıktığı zaman Nisan ayında fark ettik.
Aslında müsilaj 2020'nin Kasım ayında vardı ve balıkçılar bundan sürekli şikayet etti. Sonra önlemler alındı Haziran ayının ilk haftasında çalıştaylar yapıldı. 6 Haziran'da Çevre Bakanımız Marmara Denizi koruma eylem planını açıkladı. Bu plan çok önemli, çok değerli bir üst yönetim belgesidir aslında bizim için. Bu ilanı bizim uygulamamız lazım. Planı uygulamadan sonuçların değişmesini bekleyemeyiz. Müsilaj şu anda çok şükür su konumunda yok, yüzeyde yok. Dipte dip çamuru olarak hala etkisini gösteriyor.
Geçen yıla oranla Marmara Denizi 1 buçuk derece daha soğuk, çok şükür ki soğuk. Yoksa çoktan müsilaj ile karşılaşmış olacaktık. Havalar ısınıyor, havalar ısındıkça su ısınacak, diğer tetikleyici faktörler de ortamda var. Atık yükünü halen azaltmadık, Marmara Denizinin orijinal yapısı hala değişmedi, sular ısındığında yeniden müsilaj ile karşılaşmamız çok yüksek. Çok acil olarak bireysel anlamda yapabileceklerimizi devreye sokmamız lazım. Denize yardım etmemiz gerekiyor. Sanayi atıklarına gelince 8 Haziran'da başlatılan denetimlere geri dönmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.